© Sektorel 2021

Diyabet hastaları glisemik indeksi düşük bulgur tüketimini artırmalı

Beslenme uzmanları tüm dünyada giderek artan bir sağlık sorunu olarak öne çıkan diyabet hastalığıyla mücadelede, beslenme alışkanlıklarına dikkat çekiyor. Bireylerin yeterli ve dengeli beslenme kurallarına uygun alışkanlıklar geliştirmesinin yanı sıra; bulgur gibi glisemik indeksi düşük besinleri tercih etmesinin de diyabetin önlenmesinde etkili olduğu biliniyor. 

Sağlık ve beslenme uzmanları halk arasında ‘şeker hastalığı’ olarak da bilinen “diyabetin” önlenmesinde küresel anlamda farkındalık yaratmak amacıyla ilan edilen 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nde; genç, yaşlı tüm bireylere ‘dengeli beslenme ve daha fazla hareket’ etme önerisinde bulunuyor. Duru Bulgur Gıda Mühendisi Ece Duru Dünya Sağlık Örgütü ile Dünya Diyabet Federasyonu’nun 2007’den itibaren 14 Kasım Günü’nü resmi olarak “Dünya Diyabet Günü” olarak tanıdığını söyledi. Diyabetin tüm dünyada kalp hastalığı, kanser ve kronik akciğer hastalığından sonra en çok karşılaşılan ölüm nedeni olduğunu söyleyen uzmanlar, “Yeterli ve dengeli beslenmeye eşlik eden yapılan fiziksel aktivite, diyabetle mücadelede kritik önem taşıyor. Özellikle kuru baklagiller diyabet hastalarının diyet listelerinde mutlaka olması gereken besinlerin başında geliyor. Kuru fasulye, nohut, mercimek gibi kuru baklagiller, karbonhidrat kaynağı olmakla beraber bitkisel proteinleri de içeriyor. Baklagillerin bir kompleks karbonhidrat olması ve yüksek lif içermesi nedeniyle porsiyon kontrolünde tüketim sağlandığında hem kan şekeri dengesi sağlanıyor, hem de kolesterol seviyesi düşüyor” dedi. 

Bulgur tokluk hissini artırıyor 

Bulgurun hem zengin besin değeri hem de glisemik indeks içeriğinin düşük olmasından dolayı diyabet hastaları için tercih edilebileceğini söyleyen Ece Duru, “100 gram bulgurda; 8.2 gram lif varken, pirinçte bu oran 3.0 gram makarnada ise 5.2 gramdır. Bulgur dirençli nişasta ve diyet lifi gibi fonksiyonel bileşikler bakımından oldukça zengindir. Dirençli nişasta ince bağırsakta sindirilmeden kalınbağırsağa geçerler. Dirençli nişastanın sindirimi daha uzun süre aldığı için insülin miktarındaki düşüşe ve tokluk hissinde artışa sebep olur. Diyet lifi de sindirim enzimlerine karşı dirençli olup ince bağırsakta sindirilmeden kalın bağırsağa geçer ve kalın bağırsakta fermente olur. Lifli gıdalar tüketmenin sağlık üzerinde birçok olumlu etkisini görebiliriz. Başta obezite olmak üzere, kabızlık, kalp damar hastalıkları, diyabet gibi bir çok hastalıklara karşı diyet lifinin koruyucu etkisi kesin olarak bilinmektedir.  


Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER